(Bu yazı 11.02.2007 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde yayımlandı.)
Diyanet kafaya takmış: Bu Alevileri nasıl Sünnileştirebilirim? Hem de Hanefi koluna nasıl yamaya biliriz diye, Aleviler adına kitap yazacaklarmış.
Emevi Ordularının, Orta Asya’ya Kuteybe komutasında gelerek,Türk’lere yaptığı zulme karşın yapamadığını; Abbasi Ordularının ve Selçukluların Anadolu’da yapamadıklarını, Osmanlı’nın Anadolu’da 621 yıl çabalayıp yapamadığını, yani Sünnileştiremediğini; bu Molla İktidarının Diyanet İşleri, hemen yapabilecek mi, buna akılları eriyor mu?
Hem adı Osman, hem soyadı Eğri, hem de İlahiyatçı olan bir bilim adamına yaptırıyorlar.
Din bir “İNANÇ” tır,”BİLİM” değildir. Peki Bilim olmayan yerde BİLİM ADAMI olur mu?Eskiden beri kafamı karıştırır bu.
Asırlardır Anadolu’da, kendine özgü bir İNANÇ la, bir kültürle ve özgün bir Öğretiyle yaşayan insanları, Diyanet İşleri, bu yapısından, yaşamından ayırarak,”Senin bu inancın doğru değil, sen kendini ve inancını bilmiyorsun; ben sana öğreteceğim. Kitabını da ben yazacağım,sende buna uyarsın, birlik sağlanmış olur.” Diretmesi.
Bu gün Alevilerin gözünde KUTSAL bir yeri olan ve Ehli Sünnet tarafından, asırlarca yasaklandığı için gizli yapılan CEM ve CEMEVLERİ ‘ni kabullenmeyen, bunu bir türlü içine sindiremeyen katı bir düşünce nasıl yazabilir, nasıl yapabilir?
Diyanetin kalemi ile Şeriat defterine yazılan kitaplar Alevileri memnun eder mi ?
Alevilik Anadolu’nun canlı yaşanan bir gerçeği; Atatürk sayesinde, yasaklar kalktığı için her bölgede (Diyanet İşlerinin engeline karşın) Cemlerini yapmağa çalışıyor, Cemevleri’ni de yapılaştırıyor.
Bunu yaşamalarının kime, ne zararı olduğunu anlamak mümkün değil.
İlla Sünnileştirerek camiye sokalım denildi olmadı. Alevi köylerde Cemevleri yerine zoraki yapılan camiler, imamların maaş almasına yaradı.
Kenan Evrenin yaptırdığı camiler birçok imamın geçimini sağladı.İmamlara Üniversite yolunu da Nitekim Evren açmıştı. Şimdi O nitekimin ne düşündüğünü merak ediyorum.
Alevilik, İslam’ın değişik bir yorumudur, bu Anadolu’da canlı olarak yaşamaktadır.
Ne Şii’dir ne de Sünni’dir. Özgün inançlı bir Türkmen yaşamıdır.
Alevilerin, Diyanet’ten alacağı bir ders olamaz, varlığını içine sindirir ve gölge etmezse; başka ihsan istenmez.
İlköğretim Okullarında Sünni eksenli, uygulamalı din dersleri kitapları hazırlanıyor. Bu, asimilasyonun bu kez de çocuklardan başlayacağının işaretidir.
Gelin Ulus Devletin sarsıldığı, birliğin bozulmaya yüz tuttuğu, bu aşamada, herkesi inançları ile baş başa bırakıp,Ülkemize sahip çıkalım.
Atatürk Devrim ve İlkeleri yol göstericimiz olmalı, Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin dediği, “Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” Usumuzda canlı tutulmalı.
Değişik İnançlar, Mezhepler ayrımcı değil, zenginliktir;herkes buna saygı göstermelidir.
Benim mezhebim de Kemalizmdir. Umarım Diyanet İşleri, buna da bir kitap yazacaktır.
Nurettin Karsu
15.-16. Dönem CHP Erzincan Milletvekili