İliç’in Çaylı köylüleri olduğunu söyleyen, 6–7 kişi akşam evime gelerek, köyün susuz olduğunu, sularının kaynağının, Sivas’ın bir köyünden (Milletvekili Nazif Aslan’ın köyü) geldiği halde İliç kaymakamı bu suyu keserek Tuğut (eski adı) köyüne, kavaklarını sulamaları için verdiğini ve Alevi oldukları için, Tuğut köyünün baskı yaptığını, üzülerek-yanarak anlattılar bana.
Köy işleri Genel Müdürüne giderek durumu anlattım ve Çaylı köyüne su bulmağa çalıştık.
Aynı kaynaktan başka, Çaylı köyüne su bulma olanağının olmadığı saptandı. Ve Genel Müdür örgütüne talimat vererek, kaynağından suyu tekrar Çaylı köyüne akmasını sağladı; ama kıyamet kopmaya başlıyordu.
Bir hafta geçmeden, Tuğut köyünün kabadayı muhtarı, TBMM de bana geldi ve kalabalık bir gurup ziyaretçimin bulunduğu ziyaret yerinde bana,”Karsu Bey, bizim suyu Çaylı köyüne verdirdin, şimdi bizim KAVAKLAR susuz kaldı. Köy suyumuzu geri istiyoruz.” Deyince muhtar, ben de “İnsanlar suyunu içsin, kavakları da düşünürüz, su Çaylı köyü için hayati önemde, onların suyunu kestiremem. Hem suyun kaynağı ile köyünüzün ilgisi de yok ”dediğimde Muhtar yüksek sesle”Biz de orada Kıbrıs yaparız o suyu alırız.”Demez mi! (1974 Rumların Kıbrıs’ta Türkleri ezdiği günlerdi o günler)
Bende muhtara daha yüksek sesle,”Çaylı köyü’nün Türk olduğunu biliyordum, ama sizin Rum olduğunuzu bilmiyordum”demek zorunda kalmıştım. Muhtar hatasını anlayıp özür dileyince, Toprak Su Genel Müdürlüğüne götürüp, kavaklarına da su sağlamış ve huzurumu bulmuştum.
Tuğut köyünden ne önce nede sonra, oy beklediğim yoktu; onlar da zaten vermezlerdi.
Benim OY hesabı yaptığımı, hiçbir insaf sahibi söyleyemez sanıyorum.