Jandarma dan korkulduğu için,hemşerilerimin isteği üzerine,Emniyet Genel Müdürü Orhan Erbuğ’dan Refahiye ve Çayırlı ilçelerimiz de polis örgütü kurulmasını rica ettim.Sağ olsun bu isteğimi kısa sürede yerine getirdi;ben sonradan ,açmakta hata ettiğimi anladım ama iş işten geçmişti. Çünkü Mehmetçik ile kırsal yöredeki halkımız daha uyumlu görünüyordu ve olay çıkarma olasılığı çok daha azdı.
Perşembe pazarı günü, halkın dertlerini dinlemek amacı ile Refahiye’ye gittim ve özellikle de önce Kaymakam’ı ziyaret etmek istedim. Hükümet konağına girdiğim anda, üzerindeki giysilerin üzerinde en az 20 yama bulunan bir partilimiz ayaklarıma kapanınca, ben de benimle birlikte olan partililerimiz de şaştık. Ne var? Ne oldu?”Getirdiğiniz karakolda şu anda, polis ağaların sergisini daraltmış diye, oğlumu dövüyor, öldürüyor.”der demez hemen o kattaki polis odasına, ani bir baskın yaptım; dışarıda kapıda bakliyen polisi, yana iterek, içeri girdim. Gördüğüm manzaran karşısında, o zaman hata etmiş olduğumu, daha iyi anladım. Polisin uyguladığı şiddet ten genç delikanlı pencereye tırmanmış ve can acısıyla bağırıyordu. Ben polisin kolunu tutunca,polis beni görüp tanıdı ve dayağı durdurdu.Nedenini sorduğumda,”efendim bu genç pazar yerinde ,başkasının sergisinin dibine sokularak sergisini açmış.”diye yanıtladı.Çocuğa ne sattığını sorduğumda, 5-10 Kg. kır elması satmak istediğini öğrendim ve komiserini çağırıp,Bakan’a bildireceğimi söyleyince benden özür diledi ve bir daha olmayacağını namusu üzerine söz verdi. Bende işi büyütmedim;Kaymakam’ın ziyaretine girdim.Sohbet,çay dan sonra dışarıda FİTNE yayılmış:
“NURETTİN KARSU POLİSİ DÖVÜYOR KURTARALIM “diye sağ kanat toplanmıştı.
12 Eylül 1980 Darbesinden sora, POLİSİ DÖVMÜŞSÜN diye, YARGILANDIM.
Sonunda gerçek adalet le buluşunca, 2–3 duruşma sonra, BERAAT