Hz. Peygamber, Gadir Hum veda haccında Ehlibeytini abası altına alarak, “ Benden sonra Mevla’nız Ali olacaktır, bu ayni zamanda ilahi bir buyruktur.” Dediği halde ölümünden sonra Ehlibeyt düşmanı Emeviler vakit geçirmeden Küfe ve Kerbela ’da Ali ve Peygamber torunlarını katletmiş ve Hüseyin’in kellesini de bir sırığa takarak, Şam sokaklarında dolaştıran Yezit, Muharrem Aşure günü zaferini(!) kutlamıştır. İslamı ekseninden saptırarak, ‘Emevi İslamı’ na dönüştüren Muaviye ve oğlu Yezit, gasp ettikleri, Peygamber tahtına oturmuş ve İslamı da bölerek, Ehlibeyte asırlarca küfürler savurarak saltanatlarını sürdürmüşlerdir.
İslam’da bu acı gerçekler yaşanmışken ve bunlara benzer olaylar Anadolu Alevi’sinin başından da geçtiği için İslam anlayışını, Emevi İslam dışında tutarak, Orta Asya inanışını Peygamber İslamı ve bilimle harmanlayıp ÖZGÜN Alevi inancını oluşturmakta ve ağır baskılara karşın çok gizli olarak Cemevlerinde “Allah, Muhammet, Ali “yorumuyla yaşatmıştır. Bu yaşam biçimi bugün Diyanet ve bazı egemenler tarafından, İslam içimidir, İslam dışı mıdır? Sorgulaması yapılmakta ve Diyanet Başkanlığı: Cemevlerinin ibadet yeri olmadığı fetvası ile bir Emevi İslamı yolunda olduğunu kabullendiğinin farkında bile olmamaktadır.
Bugün egemenlerin derdi: Ne etsek te şu Alevileri Emevi İslam’a soksak ve Cem evlerinden kurtulsak. Bunun için Ali adını, Hüseyin adını alanlar, torunlarının adını koyanlar çoğaldı gibi. Bir inancı ad koyarak değiştirmek mümkün olsaydı, ‘Muaviye İslamı’ nı Muaviye ve Yezit isimlerini koymamakla Peygamber İSLAMI’na dönüşülürdü; bu olabildi mi? Bu gün Muaviye/Yezit adları yok ama onların peygamberden gasp ile oluşturdukları Emevi İslamı, sürecini engelsiz devam ettirmektedir. 20 milyon Alevi’den bir vali, bir müsteşar, bir genel müdür bile atanmadığı görmek bunu kanıtlamıyor mu?
Muharrem de Anadolu Alevisi susmuş, Onun yerine onun inanç ögelerini, insan haklarını tanımakta direnen, Cemevi’ni ibadet yeri görmeyen egemenler konuşuyor. Yardımcıları da: Cemevini Camiye sokma çabasında olanlarla, maaş bekleyip töreye göre düşkün olmayı hak etmiş dedeler ve egemen iktidarın yandaşları!
Bu gayret içinde olanların bilmediği bir şey var, oda Alevi’lerin ne Şii nede Sünni öğretisi ile bağdaşması olanaksız olduğudur. Alevi ÖZGÜN inancını, müziğin ilahi etkisiyle de biçimlendirerek yorumlamaktadır. Kim ne derse desin, ‘Emevi İslam’ a uymayan, Alevilerin bu yorumu İslam’ın değişik bir yorumudur. Aleviler bu özgün inançlarından ödün vermeden çağdaş yaşamlarını, iktidarlara rağmen, iktidarların etkisinde kalmadan, yorumlayacaklardır! Bunu değiştirmeye kimsenin hakkı yoktur, haddi de değildir! İsteyen kabullenir, istemeyen kabullenmez. Bu insanlığın, inancın temeli, çağdaş anayasaların vazgeçilmez kuralı ve Evrensel bir İnsan hakkıdır!..
Nurettin Karsu (15-16. Dönem Erzincan Milletvekili)