Süleyman Demirel’in Milliyetçi Cephe Hükümeti iktidarda bulunuyor. Hükümet ortağı olan MHP Ülkücü gençleri ve MSP nin Şeriatçı mollaları alabildiğine şımarmış saldıracak yer arıyorlardı. Tüm solcular onlar için hedef düşman sayılıyordu.
Ülkenin her yerinde olayların çıkmadığı gün yoktu. Erzincan ve ilçeleri de bundan nasibini alıyordu. Özellikle Erzincan seçimlerinde CHP oylarını artırmamız ve 3 Milletvekilinin 2 sini almamızı bir türlü içine sindiremeyen ülkücüler oldukça saldırgan hale gelmişlerdi.
Erzincan merkezinde ve ilçelerinde birçok olaylar çıkarılıyor ve Aleviler sindirilmeğe çalışılıyordu. Gece sokağa çıkma korkusu sarmıştı etrafı.
Olayları sık sık Meclise getirip gündem dişi konuşmalarımla Milli Cephe Hükümetinin Başı Süleyman Demirel’i sert eleştiriyordum ama O bunu önlemeğe muktedir değildi, zira ortakları MHP ve MSP gemi azıya almışlardı. Ben de durmadan yasal sınırları zorlayarak, halk için kavga vermekten geri kalmıyordum.
7 Nisan 1976 günü, Sayın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün Milletvekili ve Senatörlere verdiği Kabul Resmi’ ne (Resepsiyonu’na) eşim Leman’la davetliydik.
Fotoğrafta görüldüğü gibi, Sayın Cumhurbaşkanına taktimden sonraki tanışma ve sohbet sırasında yanına giderek, “ Sayın Cumhurbaşkanım, Erzincan’da, İlçelerinde ve Köylerinde anarşi, Ülkede olduğu gibi kol geziyor. Ülkücü ve Şeriatçı Milli Cephe iktidarı halkı acımasızca ezmeğe başladı. Halk huzursuz ve tedirginlikle yaşıyor.
Doğduğunuz yer olan KEMAH İlçemizdeki hemşerileriniz de dâhil, halk bütün gece uyumadan sabaha dek nöbet bekliyor.
Sayın Cumhurbaşkanım, şimdi ben merak ediyorum: Hemşerileriniz dâhil uyuyamayan halkın bu çilesine karşın SİZ KÖŞKTE RAHAT UYUYABİLİYORMUSUNUZ?” sorumu yönetince bana, “Sayın Karsu, Meclis konuşmalarınızdan sizi ve sesinizi iyi tanıyorum.” Diyerek bana cevap vermeğe çalışırken araya Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Sayın Fuat Bayramoğlu girerek Sayın Cumhurbaşkanının sağlığını ileri sürmesi üzerine ben Genel Sekretere, “ Sayın Cumhurbaşkanı ile bir Milletvekili görüşüyoruz siz lütfen araya girmeyiniz.” Şeklindeki İkazım, Genel Sekretere haddini bildirdiği gibi etrafımızda bulunan Milletvekillerini ve bakanlarında oldukça ilgisini çekmiş ve çoğunun şaşkınlığına neden olmuştur.
Sayın Korutürk’ün Sayın Eşi arya girerek bana, Cumhurbaşkanının hasta olduğunu söylemesi üzerine ben de, “Hanımefendi, bende dâhil hepimiz hastalanabilir, hatta ölebiliriz; ama Ülkemizin yaşaması gerekir ve Ulus bizden hizmet bekliyor. Ben onu Sayın Cumhurbaşkanına ileterek bir Milletvekili olarak görevimi yapmak istedim.” Sert yanıtımı Ona da vererek oradan ayrıldım.
Bu Olay Köşkte bu Kabul Resmindeki herkesi oldukça şaşırtmıştı. Cesaret gerekiyordu.
Bu konuşmamın birçok tanığı vardı. Ecevit bile çok yakınımdaydı. Bu tanıkları bu gün anımsayıp sayamam ama çok yakınımda olup söylenenleri tam duyduklarını bana ifade eden iki tanık arkadaşımın adını vermek istiyorum:
İzmir Milletvekili Alev Coşkun ve Giresun Milletvekili Vamık Tekin.
Basında çıkan bu haber üzerine Kemah’tan ‘Ekrem Tarlakazan’ isimli CHP karşıtı, bir tahrikçiden aşağıdaki telgrafı aldım ve kendisine telle gerekli cevabı verdim.
Bu konuşmadan sonra ne mi oldu? Kemah’tan aşağıdaki telgraf geldi.
Bu konuşmadan sonra ne mi oldu? Kemah’tan aşağıdaki telgraf geldi.