13 Eylül 2004 

Mehmet Eymür’ün İftirasına Yanıt ve Açıklama

 

15. ve 16. Dönem CHP Erzincan Milletvekili Nurettin Karsu'nun basın açıklaması

 

Mehmet Eymür’ün 6-7 eylül 2004 tarihli basın yayın organlarında çıkan beyanatlarında, 1980 öncelerinde Manisa’da bir yerde çalışırken MİT elemanı olduğum ve MİT’e raporlar yazdığım öne sürülmektedir. Mehmet Eymür’ün şahsımla ilgili beyanatı yalan ve iftiradır. Konuyla ilgili açıklamalarım aşağıdadır. Ayrıca, yaşamım boyunca hiçbir zaman Manisa’da çalışmadım ve bulunmadım.

 

CHP'li milletvekili olduğum 1980 öncesi  MC iktidarları  döneminde, yani demokratların ve sol görüşlülerin  çok ezildiği,  alevilerin  Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Malatya'da, Erzincan'da, Tunceli'de vurulup yakıldığı dönemlerde; TBMM'de ve CHP grubunda en çok mücadele eden bir milletvekili olarak  meclis kürsülerinde konuşarak iktidarı yoğun olarak eleştirdiğim sıralarda,  MİT'in Mehmet Eymür'ün şefi olduğu 4 kişilik ekibi,  (geceyarısından sonra saat 1.30 sularında)  üniversitede okuyan ve hiçbir yasadışı eyleme bulaşmamış olan oğlumu kaçırdıklarını ve işkence ettiklerini o zaman ortaya çıkardığım için, Savcılık ilgili MİT ekibini mahkemeye vermiş ve bu kişilerin yargılanmalarına Ankara Mahkemelerinde başlanılmıştı.

Bu ekibin ilgili mahkeme tarafından tam cezalandırılacağı sırada, 12 eylül darbesi ile Ulusu hükümeti kuruldu.(CHP'de ben ve benim gibi mücadele eden arkadaşlarım ise 12 eylülcüler tarafından hapse atıldık) . Başbakan Ulusu tarafından mahkemeye yazılan yazıda, bu ekibin MİT tarafından devlet görevi ile görevlendirildikleri ve yargılamanın yapılmaması emri üzerine dava düşürüldü.

 

Mehmet Eymür yargılanma aşamasında,   Meclis'te bana gelerek özür diledi ve bağışlamamı istedi. Hatta bana,       '' tam daire başkanı oluyordum, beni MİT'ten  İstatistik (DİE) emrine attırdın.Hayatım kaydı.Üzüntümden saçlarıma kıran girdi '' diye söyledi ve saçlarını gösterdi.   

 

Şimdi sığındığı ABD'de, daha önce işlediği suçların telaşıyla, hezeyan içinde, kime  nasıl çamur atacağının gayreti içinde bulunmaktadır. 

Eymür, MİT'e elyazısıyla mektup gönderdiğimden söz etmektedir. Ben, 1952 yılında mühendis olduğum günden itibaren, alevi, sosyal demokrat ve Atatürk devrimcisi olduğum için, ve bundan dolayıda potansiyel suçlu sayıldığım için, sürekli olarak MİT mensupları tarafından takip ediliyordum. Bir devlet kuruluşu olan İller Bankasında ve TCDD'de Daire başkanı olduğum dönemlerde, bu kuruluşlarca verilen görevlerle yurtdışına heyet başkanı olarak gitmem gerektiğinde, herkese pasaport verilirken bana verilmedi.  Durumu, o dönemin Emniyet Genel Müdürü Sn. Nakiboğlu'yla görüşerek güçlüklede olsa pasaport alabildim.  

Bu takiplerden ve güçlük çıkarmalardan bıktığım ve tepki duyduğum için, MİT Müsteşarına ozaman bir mektup yazarak; ülkemize ve ulusumuza karşı ihanet içinde olmadığımızı, ülke bütünlüğü ve ulus birliği hakkındaki düşüncelerimizden kimsenin şüphe dahi edemeyeceği bir yapıda olduğumu, alevi olduğumu ve alevilerin Atatürk devrimlerine bağlı, tutuculuktan uzak, Türkmen boyları olduklarını bildirdim ve bu konuları bilmeyen önyargılı insanları peşimize düşürmemelerini talep ettim.

Bu konuları ileriki dönemlerde, TBMM'de milletvekili olduğum dönemlerde de vurguladım ve mücadelemle de kanıtladım.

MİT mensuplarının, yukarıda belirttiğim,  yanlış ve önyargılı uygulamaları nedeniyle,  (o zaman yaptığım şekilde)  MİT'i doğrudan eleştirmek ve yaptıkları uygulamaların yanlışlığını ortaya koymak,  Eymür'ün çamur atmaya çalıştığı gibi MİT'e rapor vermek değil tam tersine, yaptıkları yanlışlıkları ve ihlalleri kendilerine karşı doğrudan eleştirmek cesaretliliğidir. Eğer bu suç ise, bugün de bu suça katılıyorum.

 

Mehmet Eymür ve ekibinin çocuklarımı kaçırma olayına dönersek, bu olayın MİT mensuplarınca yapıldığı ortaya çıktığında dönemin MİT  Müsteşarlığı olayın faillerinin isimlerini vermek istemedi. Hatta, dönemin Başbakanı Sn. Ecevit'de olanlara önce inanmak istemediğini söyledi.  Sn. Ecevit'e milletvekilliğinden çekilirsem kabinenin düşeceğini söyleyince zorunlu olarak işe ciddi olarak sarıldı ve MİT müsteşarına talimat vererek, ''Sn. Karsu'nun çocuklarını kaçıran MİT timinin ismini bana mutlaka vereceksiniz!'' diye kesin tavır koydu. Bunun üzerine ve de devam ettirdiğim kararlı tavrım üzerine,  Mehmet Eymür ve 3 arkadaşının ismi, çok zor da olsa, istenmeye istenmeye MİT tarafından bildirildi.

Eymür, bugün işlediği suçların telaşı ve vebali altında ezildiği için Türkiye'de kalamıyor. Bana yalvardığını ve saçının kırana uğradığını unuttu. 

Benim geçmişim ve bugünüm ise herkesçe bilinmektedir. Eymür'ün attığı çamur bende kalacak yer bulamaz.

Halkım için çalıştım ve tüm yaşamım boyunca Atatürk ilkeleri rehberim oldu.

 

Saygılarımla,

Nurettin Karsu

15. ve 16. Dönem CHP Erzincan Milletvekili